Doktorlar Forumu

Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 3/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
TUS Çalışma Önerileri (3N)
#1
3N dedim; çünkü "Ne? Neden? Nasıl?" soruları üzerinden ilerlemeye çalışacağım. Bu seride daha önce de söylediğim gibi TUS hakkında tecrübelerden, önerilerden çok "ders çalışma stratejileri" hakkında önerilerim olacak.

1. bölüm: Strateji

Yeni bir yazı dizisine başlamak istiyorum. Her yazının sonunda bir soru sorup, bir sonraki yazıda o soruyu açıklamaya çalışacağım. Belki olur, belki de olmaz. Çok şe’apmamak lazım. Hadi başlayalım.

Çalışma stratejini neden değiştirilmelisin?

Derslerindeki, sınavlarındaki ya da TUS’taki performansından memnun değilsen muhtemelen çalışma stratejin yanlıştır. Şu anda söyleyeceğime inanmayacaksın, belki kızacaksın; ama tıp fakültesinde verilen bilgiler aslında çok da zor değil. Zor olan bilginin verildiği süre. Diğer fakültelerdekine oranla çok daha fazla bilgi, çok daha kısa sürede öğrencilere veriliyor. Yani aslında debi yüksek. Ecnebi gardaşlarımız bunu sıklıkla “drinking from firehose” diye tanımlar. Yani diyor ki senin ağzından (normal bir insan ağzıysa) içebileceğin su miktarı bellidir. Neden gidip de yangın hortumunu ağzına dayıyorsun?! Pek tabii bunu yapan sen ya da ben değiliz. Bunu bize tıp fakültesi yapıyor, eğitim sistemi yapıyor.

Tıp fakültesine gelen herkesin bir çalışma stratejisi vardır, senin de öyle. Pek tabii tıp fakültesine gelebildiğine göre bu strateji önceki dönemler için başarılıdır da. Lakin tıp fakültesi için bu geçerli değildir. Yangın hortumundan gelen suyla tüm suyu içmeye çalışarak başa çıkamazsın. Bunu başarabilmek için yapman gereken zamanını en iyi şekilde kullanmak ve bu süreçte “pasif öğrenme” değil, “aktif öğrenme” yapmaktır.

Aktif öğrenme çalıştığın konu hakkında karar vermeyi gerektirir. Bunun için de “Bu bilgi önemli mi?”“Büyük resmi görebiliyor muyum?”“Büyük resimde bu bilginin rolü ne?”“Daha önce bu bilgiyi nerede gördüm?” sorularının cevaplarını vermelisin.

Pasif öğrenme ise notun, kitabın ya da ne okuyorsan onun “üzerinden geçmektir”. Bu da genellikle fosforlu kalemle yapılır. Bunu yaparken beklediğin şey sen satırları çizdikçe beyninin bu bilgileri absorbe etmesidir ve bu da oldukça inefektiftir. Eğer yeterince zamanın varsa bu yöntem de işe yarayacaktır; ama yangın hortumu açılmışsa… Ne demek istediğimi anladın.

Çalışma stratejini değiştirmek kolay olmayacaktır. Önceki çalışma şeklinin alışkanlığa dönüştüğünü biliyorum. Bu yüzden bir çok kez “aktif öğrenme” yerine kendini tekrar “pasif öğrenmeye” çalışırken bulabilirsin. Yine de vaz geçmemelisin, devam etmelisin.

Peki aktif öğrenmek için yapılması gereken şey nedir? Aktif çalışmadır tabi ki. Peki bunun temelleri nelerdir? Bir sonraki yazımızın konusudur.

2. bölüm: Efektif

Aktif ders çalışmanın temelleri nelerdir?

4 temel ayak üzerinde durur. Eğer bu ayaklardan birinde bile sorun varsa da bu etkin bir çalışma değildir.

1. Önemli bilgiyi belirleme
Burada bin yıllardır insanların kendilerine sorduğu, kimsenin cevaptan tam emin olamadığı, “eternal question” tanımlamasını fazlasıyla hak eden o soruyu sormak gerekir:
Ya hu ben bunu okuyorum; ama burada neresi önemli?

2. Bilgiyi tasnif etme
Bir şeyleri öğrenmeye “büyük resme” bakarak başlamalısın. Büyük resmi görmeden ayrıntılarda boğulmamalısın. Bu sayede bilginin akılda kalıcılığı ve gerekli bilgiyi hatırlaman fevkalade kolaylaşacak.

3. Bilgiyi öğrenme
“Ezberlemeyin, öğrenin!” demişler ya, kim bunu demişse yanlış demiş. Bir şeyi ilk öğrenmede mecburen ezberlersin. Sonrasında tekrar ettikçe, başka bilgiler öğrendikçe eski ve yeni bilgilerin arasında köprüler kurarsın. Yani öğrenirsin. Peki buradan ne anlayacaksın? Evet, ezberden öğrenmeye geçene kadar tekrar etmelisin.

4. Daha kompleks durumlar için bilgiyi işleme
Bilgiyi işleme kelimesini de pek severim. Sanki bilgi ipek iplik de onu işliyoruz?! Neyse ayrıntıya takılmayalım. Bunu yapmanın (bilgiyi işlemenin!) en kolay yolu soru çözmektir. Yok eğer soru çözmek istemiyorsan da klinik vak’aları çözmeye çalışabilirsin. “Houseçuluk” oynayabilirsin.

Önünde sonunda herkes “yüksek volümlü” bir çalışma metodu geliştirir kendine. Yine de bir çok tıbbiyeli de başlangıç için birinin yolu göstermesinden yarar görür. Sana yol gösterebilirim; ama o yoldan gidip gitmemek sana kalmış. Başarılı bir başlangıç stratejisine giden yolda 3 parametre vardır ve bu da bir sonraki yazımızın konusudur…

Şaka ya hu, şimdi anlatacağım.

1. Dersten önce “büyük resmi” görmeye çalışmak
Eğer dersten önce anlatılacak konuyu 4 ya da 5 cümle şeklinde özetlerseniz ve bu özetle büyük resmi görmeye çalışırsanız dersi dinlemeniz ve öğrenmeniz çok kolaylaşır.

2. Öğrenmeni kolaylaştıran yöntemler bulmak
Çizerek öğreniyorsan çizerek çalış, okuyarak öğreniyorsan okuyarak çalış. Nasıl öğreniyorsan öyle çalış. Sadece kullandığın yöntemin cost-effective olup olmadığını gözden geçir !

3. Soru çözmek
Önemli nokta soruları sınav gecesinden hemen önceye bırakmamaktır. Sonra “Oha! Yarın kesin kalacağım!” diye söylenerek 4kahve içerken bulursun kendini. Sorulara çalışma sürecin boyunca göz gezdirmek her zaman yararına olacaktır ve sana yol gösterecektir.

Peki iki yazıdır anlatıp durduğum "büyük resmi" görmeyi nasıl başaracaksın? İşte bu soruyu sonraki yazıya bırakabiliriz.

3. bölüm: Büyük Resim

Büyük resmi görmeyi nasıl başaracaksın?

Bu soru oldukça basitleşitirilmiş bir şekilde aslında. Zira tek sorun “büyük resmi” görmek değil, aslında sana anlatacağım büyük resmi bir dersi dinlemeden önce nasıl göreceğini de içeriyor.

Hiç kendini derste kaybolmuş gibi hissettin mi? Dersanede ya da fakültede dersi dinlerken de olabilir, kendin çalışırken de. Ne okuduğundan, okuduğun sayfalarda ne yazdığından bîhaber sadece satırları çizdiğin oldu mu hiç? Olmuştur. Herkese olmuştur. İşte bunun sebebi “büyük resmi” kaçırmaktır. Şöyle hayal edebilirsin. Bir ormandasın. Senden en büyük ağacı bulman istenmiş. Sen de ormana giriyorsun. Her ağacın dibine kadar gidip tek tek bakıyorsun. Boyunu tahmin etmeye çalışıyorsun. Yoruluyorsun tabi. Bir süre sonra sadece ağaçların altına gidip baktığını fark ediyorsun. Aslında doğru dürüst bir karşılaştırma yapamıyorsun. Sen de bırakıyorsun, va zgeçiyorsun aramaktan. Peki bu hikâyede başka ne yapabilirdin? Ormana biraz uzak, yüksek bir yere çıkıp en büyük ağaçları gözüne kestirip sadece onların olduğu yerlere yürüyebilirdin mesela. Hem başarı şansın artardı, hem de yorulmazdın. Şimdi sen “Ben de biliyorum bunu, ama olmuyor bazen. İstemeden de olsa ormana giriyorum.” diyebilirsin. De bence de. Lâkin zaten bunu fark edebilmek için dışarıdan bakan biri olarak anlatıyorum sana bunları.

“Büyük resmi” görmenin en yararlı olacağı durumlardan biri de ders öncesi bunu yapmaktır. Dersten önce “büyük resmi” görüp kendine bir yol haritası çizersen dersten maksimum yarar görürsün. Hatta bir şehir efsanesini gerçeğe dönüştürüsün: “Dersi derste öğrenirsin!”

O zaman belki lise öğretmeninin kulakları çınlar. Komik bir şey varsa söylersin, biz de güleriz. Neyse, yine Onur Ünlü’yü taklit etmeye başladım. Biz konumuza dönelim. Dersten önce “büyük resmi” görmek için şunları yapmalısın:

1. Büyük resmi görmelisin, evet ama bu en fazla 10 dakika sürmeli. Dersten önce kalkıp da tüm derse çalışmamalısın.

2. Kendine yol haritası çizmelisin. Derste anlatılacak konuların başlıklarını ve alt başlıklarını öğrenmelisin. Bu sayede kafanda bir sınıflama oluşacaktır ve dersin seyrini de az çok tahmin edebilecek duruma geleceksin.

3. Eğer derste önemli bir tanımlama ya da formül varsa onu öğrenmelisin. Bunu da abartmadan yap yalnız, olur mu? Kalkıp da tüm formüllerin nedenini, nasılını araştırma. Yok eğer “Öyle yapmazsam aklımda kalmıyor.” diyorsan, boş ver kalmasın. Zaman kaybetme. Dersten sonra tekrar öğrenirsin.

4. Eğer dersi anlatacak kişiyi biliyorsan, adı sanı belliyse, öncesinde ne gibi çalışmalar yaptığını, hangi dersleri anlattığını öğrenebilirsin. Anlattığı derse duyarlılığın artacaktır.
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi